Göktürkçe AlfabeGöktürklerin Tarihi ve KökeniGöktürkler, 500'lü yıllarda Avarlara bağlı olarak yaşayan ve bir kısmı Altayların güney kısmına göçen Türk topluluklarının birleşmesinden ortaya çıkmıştır. Göktürk Harfli YazıtlarGöktürk yazıtları içinde en çok bilinenler Köktürk bengü taşlarıdır. Bu taşların büyük çoğunluğu Orhun Irmağı civarındadır. Orhun Yazıtları dendiğinde akla Kül Tigin, Bilge Kağan ve Tonyukuk yazıtları gelir. Göktürkçe Alfabenin ÖzellikleriOrhun Yazıtları'ndaki Göktürk Yazısı, 7. yüzyıldan sonra yazılı kaynaklarda gözlenmiştir. Yazı dillerinin Orhun Abideleri'ndeki olgunluğa ulaşabilmesi için uzun yıllar gerekir. Bu sebeple, Orhun yazısının milattan önceye kadar dayandığını söyleyebiliyoruz. Türklerin yazı dilini belgeleri ile takip edebildiğimiz 7. yüzyıldan sonra, Orhun yazısı 5-6 yüzyıl süresince Türklerin yaşadığı geniş coğrafyada kullanılagelmiştir. Ta ki Karahanlılar döneminde Uygur alfabesinin yaygınlaşmasıyla, Göktürk yazısı terk edilmiştir. Orhun Yazıtları, bin yıldan uzun süre bir şekilde korunarak günümüze ulaşsa da keşfedilmesi 19. yüzyılın ortalarını bulmuştur. Harfler doğadaki nesnelerden hareketle geliştirilmiştir. Bu nedenle Göktürk alfabesinin, binlerce yıl önce yaşamış olan Türklerin oluşturdukları bir tür resim yazısının devamı olduğu düşünülmektedir. Harfler doğadaki veya insan tasavvurundaki nesnelere benzetilmektedir. Örneğin, O harfi, aşağı doğru bakan bir oku sembolize eder. Bu harfin alfabedeki karşılığı ok - uk şeklindedir. Alfabenin harfleri sert yüzeylere kazındığından, dikey ve yatay çizgilerden oluşur. Çivi yazısı özelliği gösteren yazı, taşlara kazınarak işlendiği halde estetik görünümünü korumuştur. Harfler keskin hatlara sahip olmakla birlikte tarihi süreç içerisinde kâğıt üzerine aktarıldığında yumuşak hatlara kavuşmuştur. Göktürk yazısı sağdan sola doğru yazılır. Alfabedeki harf sayısı 38'dir. Harflerin 30'u ünsüz, 4'ü ünlü, 4'ü ise çift seslidir. Göktürkçe Alfabenin OkunuşuAlfabede 30 ünsüz bulunur. 20'si kalınlık - incelik durumuna göre değişir. Diğer 10 harfin 5'i bütün ünlülerle birlikte kullanılır. Kalan 5'i ise çift ünsüzü karşılayan harflerdir. Ünsüzlerin kalınlık - incelik uyumu, günümüz Türkçesindeki büyük ünlü uyumu ile bağlantılıdır. Bir sözcüğün ilk hecesinde kalın bir ünlü kullanılmışsa o hecedeki ünsüzlerin kalın biçimi kullanılmalıdır. İlk hecedeki ünlü ince ise hecedeki ünsüzleri de ince olmalıdır. Budun sözcüğü Göktürk yazısı ile (NDuB) biçiminde yazılır ve ilk hecesinde u ünlüsü vardır. Kalın ünlü olan U sesi ile aynı hecede bulunan b sesi de kalın olmalıdır. Tigin sözcüğü (Ngit) şeklinde yazılır. Burada ise ilk hecede bir ince ünlü olan i ünlüsü kullanılıyor. Bu yüzden o hecedeki t ünsüzünün de ince biçimi kullanılmalıdır. Bir sözcüğün ilk hecesi içinde kalın ünlü (A, ı, o, u) yer alıyorsa, hecedeki ünsüz harf de kalın olur. Şayet ilk hecedeki ünlü inceyse (E, i, ö, ü) hecedeki ünsüz de ince olur. Bu kural sadece kalınlık - incelik uyumuna içinde yer alan 20 ünsüz için geçerlidir. Çünkü m harfinin kalın veya ince biçimi yoktur. Ünlülerle kullanılan ünsüzler harfler, içinde ç, m, p, ş, z seslerinin olduğu herhangi bir sözcüğün içinde yer alabilirler. Ressam anlamındaki bedizçi sözcüğünde ç sesini karşılayan ç harfi ve z sesini karşılayan z harfi, kendisinden önceki ve sonraki ünlünün kalın veya ince oluşundan bağımsız olarak (İçzdb) şeklinde kullanılır. Günümüzde gümüş şeklinde kullanılan kümüş sözcüğünün (Şmük) şeklindeki yazımında m sesini karşılayan m harfi ile ş sesini karşılayan ş harfi ünlülerin durumundan bağımsız olarak kullanılmaktadır. Bütün ünlülerle kullanılan ünsüzlerin ve Kalınlık - incelik uyumuna göre değişen ünsüzlerin dışında çift ünsüzden oluşan Ğ (Ny), U (Ld - lt), I (Nç), P (Nt) ve ğ (Ng) harfleri de vardır. Bunlar içinde bu çift ünsüzlerden bulunan sözcüklerde kullanılırlar. Erinç sözcüğünün sonundaki (Nç) sesi I harfiyle karşılanarak Ir şeklinde yazılabilir. Aynı sözcüğü (Çnr) şeklinde yazmayı düşünebiliriz; ancak (Nç) sesi için n ve ç harfler yerine, tek bir I harfini kullanmak daha mantıklı olacaktır. Alfabede 4 ünlü vardır. Bugünkü Türkçede kullanılan 8 ünlü, Göktürk alfabesinde 4 harfle ifade edilir. A ve E harflerini e, I ve İ harflerini i, O ve U harflerini o, Ö ve Ü harflerini ise ü harfi gösterir. Başka bir harf ise kapalı e (ė) sesi için kullanılan E harfidir. Orhun Yazıtları'nda geçmemekle birlikte bu harf Yenisey Yazıtları'nda kullanılmıştır, bu yüzden Göktürk alfabesinde yer alır. Ünlülerin sayısı olmasına rağmen bu durum ünsüzlerin çokluğuyla telafi edilmiştir. A (A, e) ve ı (I, i) harfleri sözcükler içindeki ünsüzlerin kalınlık - incelik durumlarına göre rahatlıkla ayırt edilebilir. Zira bu harflerin kullanıldığı sözcük, eğer kalın ünsüzlerle yazıldıysa, kalın ünlüyü; ince ünlülerle yazıldıysa, ince ünlüyü seçmemiz gerektiğini bize gösterir. Taşra sözcüğü (ARŞT) biçiminde yazılır. Başta kalın bir ünsüz bulunuyor. Buradan kalın ünsüzden sonra gelecek ünlülerin kalın biçiminin kullanılacağını anlıyoruz. Sözcüğün sonunda yer alan e ünlüsü, a ve e seslerini karşılamaktadır. Burada sözcük kalın ünsüzlerden oluştuğundan, ünlünün a sesini karşıladığını çıkarabiliriz. Bazı bilim adamlarının Kül-Tigin ve Tonyukuk biçiminde okudukları isimleri, bazılarının Köl-Tigin ve Tunyukuk diye okuduklarını biliyoruz. A ile e harflerini birbirinden ayırmaya yarayan yapının, ü ile ö ya da u ile o harflerini birbirinden ayıramamasının sebebi, bu harfler arasındaki telaffuzu farkının hissedilmeyecek derecede az olmasıdır. Bu tür sözcükleri okurken, anlamlı olduğunu düşündüğünüz en doğru biçimiyle seslendirmek gerekir. |
Göktürk alfabesi ve yazıtları hakkında bu kadar detaylı bilgi sahibi olmak gerçekten etkileyici. Göktürklerin tarihini ve alfabenin özelliklerini öğrenmek, Türk kültürünün kökenlerine dair önemli bir anlayış sağlıyor. Özellikle alfabenin doğadaki nesnelerden esinlenerek geliştirilmesi ve bu tarihî yazının zamanla nasıl evrildiği hakkında düşünmek beni çok etkiledi. Ayrıca, ünlü ve ünsüz arasındaki uyumun dilbilgisi açısından nasıl bir öneme sahip olduğu da oldukça ilginç. Bu tür dillerin ve yazıların korunması ve günümüze ulaşması gerçekten büyük bir öneme sahip. Sizce bu tarihî yazıtların modern Türkçeye etkileri nelerdir?
Cevap yazMerhaba Müberrah,
Göktürk alfabesi ve yazıtları hakkında sahip olduğun bilgi ve ilgini paylaştığın için teşekkür ederim. Gerçekten de Göktürklerin tarihi ve alfabenin kökenleri, Türk kültürünün derinliklerini anlamak açısından son derece önemlidir.
Alfabeye Etkileri
Göktürk alfabesi, Türk dilinin ilk yazılı örneklerini barındırması bakımından büyük bir değere sahiptir. Bu alfabenin modern Türkçeye etkileri, özellikle kelime kökleri ve dilbilgisi yapıları açısından kendini göstermektedir. Eski Türkçede kullanılan bazı kelimeler ve ifadeler, günümüzde de varlıklarını sürdürmekte ve Türkçenin zenginliğine katkıda bulunmaktadır.
Tarihî Yazıtların Önemi
Tarihî yazıtlar, yalnızca dilin evrimi açısından değil, aynı zamanda Türk milletinin tarihsel ve kültürel kimliğinin de bir parçası olarak değerlendirilmektedir. Bu yazıtlar, geçmişteki yaşam biçimlerini, inançları ve sosyal yapıyı anlamamıza yardımcı olur. Bu nedenle, bu tür eserlerin korunması ve gelecek nesillere aktarılması büyük bir önem taşımaktadır.
Sonuç
Sonuç olarak, Göktürk alfabesi ve yazıtlarının Türkçeye olan etkileri, dilin tarihsel gelişimi ve kültürel mirasımız açısından oldukça önemlidir. Bu konudaki ilgini sürdürmen, Türk kültürünün derinliklerini keşfetmene olanak sağlayacaktır.
Saygılarımla,